Benim Anasayfam

Neden Daha Fazla Para Basmıyoruz? / Ekonomi Nasıl Çalışır?

1718404883_maxresdefault.jpg



#para #karapara #ekonomi #finans #zenginlik #dünya #balsak

Neden Daha Fazla Para Basmıyoruz? / Ekonomi Nasıl Çalışır?

Türkiye. Bu verimli ve kadim coğrafyanın yıllardır değişmeyen en büyük gündemi, ekonomi. Ve ne tesadüftür ki paranın ilk basıldığı yer de yine bu topraklar. Evet, madeni para ilk kez MÖ 7.yy da bugünkü Ege Bölgesinde yaşamış olan Lidyalılar tarafından basılmıştı. Peki Lidyalıların bu coğrafyada yaşamış olması bir tesadüf müydü? Parayı icat eden bu medeniyetin izinden gitmeyi hiç düşündük mü? Neden Lidya ruhunu yaşatıp daha fazla para basmıyoruz? Ekonominin ana gündem maddesi olduğu, yabancı para birimlerinin günden güne değer kazandığı ve alım gücünün gitgide eridiği bugünlerde birçoğumuzun aklına gelmiş bir soru bu. Neden daha fazla para basmıyoruz? Düşünsenize; bir gün maaşınızı çekerken henüz katlanmamış, kırışmamış fazladan 200’lük banknotlarla karşılatığınızı…Böylelikle toplum geçim sıkıntısından kurtulur, ferahlar ve herkesin yüzü güler. Dışarıya olan borçlarımızı da öderiz. Peki neden yapmıyoruz? Kağıdımız daha doğrusu pamuğumuz mu yok? Ya da mürekkebimiz?

Para, para, para… Sadece dört harften oluşan bir kelime ama bir kelimeden çok daha fazlası, olmazsa olmazımız. Muhtemelen büyük bir çoğunluğunuz bu sabah ona sahip olabilmek için daha gün aydınlanmadan yollara düştü. Bununla da kalmayıp belki bir fabrikada, belki bir bilgisayarın başında, belki sevdiği, belki de nefret ettiği bir işi yaptı. Hem de bunu yaparken onu kazanmak için en kıymetli şeyini harcadığından habersizdi. Zamanını… Türkiye’de standart bir çalışan ömrünün neredeyse 40 yılını çalışarak geçiriyor. İyi ihtimalle sadece hafta içi ve günde sekiz saat çalışan biri için bu, hayatının 83.520 saatini harcadığı anlamına geliyor. Ama bununla da bitmiyor. Çünkü ömür serüveninin ortalama 20 yılı da yapacağı işe hazırlanmakla geçiyor. Okullara gidiyor, eğitimler alıyor. Ve evet, bunun sonunda toplumun çok büyük bir kısmı gibi gün aydınlanmadan yollara düşüyor. Kalabalık bir otobüste, yoğun bir trafikte ya da memnuniyetsiz ve uykulu insanlarla hınca hınç dolu bir metroda. Her gün aynı tempoda ve aynı huzursuzlukla. Peki ne için bu telaş? Ne için yaşıyoruz? Bize bahşedilen en değerli şeyi ne uğruna harcıyoruz? En başında da söylediğimiz gibi para için mi? Yoksa paranın satın alabilecekleri için mi? Gelecek planlarınız, eviniz, yaşayacağınız yer, yorgunluğun canınıza tak ettiği an düşlediğiniz o tatil, hayalini kurduğunuz o araba, mesai çıkışı bir mağazanın vitrininde gördüğünüz o ayakkabı, karşınıza her gün çıkan reklamdaki o çanta… Birazdan mutfağa gidip yiyeceğiniz yemek bile ona bağlı. Elinize alıp baktığınızda sadece bir kağıt parçası dediğiniz bu nesne insan hayatının vazgeçilmez unsuru. İnsanoğlu çalışıyor, biriktiriyor; ama yine de yetmiyor. Gidip borç alıyor. Krediler, kredi kartları ve daha fazlası ile yaşıyor. Hatta bir bankadan kredi çekip diğer bankanın kredi taksidini ödüyor. Bazen kaç kişiye, kaç bankaya borcu olduğunu dahi unutuyor. Peki sadece insanlar mı borçlanıyor. Hayır! Devletler de borçlanıyor. Hem de düşündüğünüzden daha yüksek meblağlarla. Türkiye’nin geçtiğimiz yılki toplam dış borcu ne kadar biliyor musunuz? Tam 459 milyar dolar. Bugünkü kur ile yaklaşık 12 Trilyon Türk Lirasına eşdeğer bu borç günden güne de artmakta. Peki bu borcu neden daha fazla para basarak ödemiyoruz?

—– Bağlantılar
Website: www.balsak.com.tr
Mail: info@balsak.com.tr
Instagram: https://instagram.com/ibrahimbalsakk
Tiktok: https://www.tiktok.com/@ibrahimbalsak
GloBalsak: https://www.youtube.com/@globalsak
Balsak Music: https://www.youtube.com/@balsakmusic

KANALIMA ÜCRETSİZ ABONE OLUN! ► https://bit.ly/3RW0Fll

Ben Halil İbrahim Balsak.
Doğru yerdesiniz. İzlediğiniz için teşekkürler!

source

Exit mobile version