«



80’li yılların başında Antalya’da Gazipaşa’dan başlayıp Manavgat’a kadar o bölgedeki tüm çaylar akarsu halindeydi. Antalya-Kemer arasında her yerde akan dereler vardı. Şehrin içinde tam 27 tane şelale vardı. Hepsi yok oldu.
80’li yıllarda Antalya’nın nüfusu 110.000’di. Şu anda 2.870.000 ve yılda ortalama 10-15 milyon turist ağırlıyoruz. Bu insanların kullanmış olduğu su neticesinde; Manavgat Çayı dışındaki çayların hiçbiri akış halinde değil, yer altı su seviyeleri metrelerce derine inmiş durumda. Deniz suyu bazı bölgelerde karaya doğru hareket etmiş durumda. Yani tatlı sular, tuzlanıyor. Bu tuzlanma neticesinde tuz yüzeye çıkıyor ve tarım alanlarında bitki ekilip dikilemez hale geliyor.
2050 yılında Antalya’nın nufüsunun 6.5 Milyon olması öngörülüyor. 44 yılda yeraltı suları metrelerce derine inmiş ve akarsular kurumakla yüzyüze kalmışken, bu şehir bu nüfusu nasıl kaldırabilir? Su bilançosu olarak olaya baktığımız zaman matematiksel olarak yeterli su olduğunu görüyoruz ancal realitede bu böyle değil. Yoğun bir şekilde kaçak kuyu ile yeraltı suyu kullanımı söz konusu. Bu, Antalya topraklarının ölmesine sebep olacak, turizmi öldürecek bir süreç.
Yeni imara açılan pek çok bölge oldu. İlgili kamu kurumlarının birbirinden haberi yok. O bölgedeki insanların su ihtiyacı nereden karşılanacak? Senin yeteri kadar suyun var mı yok mu diye sormuyorsunuz plan yaparken. Su yönetiminin Antalya bölgesinde yapılması gerekiyor. Bunu yapmadığımız takdirde bu şehir yaşanılamaz bir şehir haline haline gelecek. Su kıtlığı yaşayacağız. Deniz suyunu arıtmayı düşünmeye başlayacağız. Şehrin ileri gelenleri bir şekilde bu duruma el atmazsa, böyle kaotik bir duruma doğru ilerliyoruz.

Cem Arüv sosyal medya hesapları:
📌 Instagram: https://www.instagram.com/cemaruv
📌 Facebook: https://www.facebook.com/CemAruv
📌 Twitter: https://twitter.com/CemAruv
📌 Web Sitesi: https://cemaruv.com

source

Bir Cevap Yaz

cakir Hakkında

Bir Cevap Yaz

Yorum yapabilmek için girişyapmalısınız.