“Merhaba! İngilizce Kelime Ezberle , İngilizce kelimeleri öğrenmeye ve hafızanızı güçlendirmeye odaklanan bir YouTube kanalıdır. Her videomuzda, farklı İngilizce kelimeleri tanıtıyor ve bu kelimeleri cümle içinde kullanarak öğrenmeyi kolaylaştırıyoruz. Dil becerilerinizi geliştirmek, kelime dağarcığınızı genişletmek ve güvenle İngilizce konuşmak istiyorsanız, doğru yerdesiniz. Her gün yeni kelimeler ve örnek cümlelerle sizi desteklemek için buradayız. Abone olarak bize katılın ve İngilizceyi kelime kelime öğrenmenin keyfini çıkarın!”
#english #ingilizce #turkish
Fun (eğlenceli):
Roller coasters are so much fun at the amusement park.
(Lunaparktaki roller coaster’lar çok eğlencelidir.)
Spending time with friends always makes the day more fun.
(Arkadaşlarla zaman geçirmek her zaman günü daha eğlenceli hale getirir.)
Board games are a fun way to enjoy family time together.
(Masa oyunları, ailece birlikte vakit geçirmenin eğlenceli bir yoludur.)
Funny (komik):
The comedian told a funny joke that had the audience laughing.
(Komedyen, izleyicileri güldüren komik bir şaka yaptı.)
The movie was so funny that I couldn’t stop laughing.
(Film o kadar komikti ki gülmeden duramadım.)
A funny incident at work lightened the mood for everyone.
(İş yerinde yaşanan komik bir olay herkesin moralini düzeltti.)
Future (gelecek):
Planning for the future involves setting goals and making choices.
(Gelecek için plan yapmak, hedefler belirlemeyi ve seçim yapmayı içerir.)
The students are excited about their future careers.
(Öğrenciler, gelecek kariyerleri konusunda heyecanlılar.)
Technology continues to shape the future of communication.
(Teknoloji, iletişimin geleceğini şekillendirmeye devam ediyor.)
Game (oyun):
Playing board games is a favorite family game night activity.
(Masa oyunları oynamak, favori bir aile oyunu gecesi etkinliğidir.)
The soccer team won the game with a last-minute goal.
(Futbol takımı, son dakika golüyle oyunu kazandı.)
Video game enthusiasts often spend hours immersed in virtual worlds.
(Video oyunu meraklıları genellikle sanal dünyalara dalıp saatler geçirirler.)
Garden (bahçe):
She spends her weekends tending to her beautiful garden.
(Hafta sonlarını güzel bahçesine bakım yaparak geçirir.)
The botanical garden showcases a diverse collection of plants.
(Botanik bahçesi çok çeşitli bitki koleksiyonlarını sergiliyor.)
Children love playing in the garden, surrounded by nature.
(Çocuklar doğayla iç içe bahçede oynamayı çok seviyorlar.)
source
