«



Peygamberimiz Efendimiz (sav)’in ahir zamanda meydana gelecek olaylarla ilgili olarak dikkat çektiği bölgelerin başında Orta Doğu gelmektedir. Günümüzde Irak, İran, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin ve -kısmen de- Türkiye gibi ülkelerin de içinde bulunduğu bu bölgenin genel adı olan Orta Doğu, tarih boyunca gerek stratejik konumu ve sahip olduğu maddi zenginlikler, gerekse de tüm semavi dinlerin mensupları için ifade ettiği önem ve manevi yönü açısından çok büyük bir değere sahip olmuştur.
Peygamberimiz (s.a.v.) on dört asır önce bugünlerde meydana gelen olaylara dikkat çekmiş ve verdiği bilgilere ve uyarılara baktığımızda da mevcut coğrafyanın ileride çok farklı olaylara gebe olduğunu görmemiz mümkün olmaktadır. Yüce Allah diledi mi peygamberlerine geleceğin bilgilerini dilediği kadarıyla açar. Şimdi vereceğim bilgiler de zaten bunun bir ispatıdır.
Peki, Hz. Peygamber (as) Ortadoğu coğrafyasındaki bazı olaylara neden işaret etmiş ve bu konudaki perdeleri kısmen de olsa neden aralamıştır. Sanırım olayları iyi okuyabilmemiz, fitne döneminde uyanık olmamız ve oynanan oyunları iyi sezinlememiz için geleceğe ait bu sahifeleri aralamıştır. Aralamış ki hazırlıksız yakalanmayalım, tedbirimizi alabilelim ve boşa düşmeyelim.
O zaman gelin Hz. Peygamber’in (s.a.v.) içinde bulunduğumuz coğrafyayla ilgili önemli birkaç uyarısına birlikte bakalım.
Irak halkı kilograma muhtaç olunca!
Peygamber (a.s) Irak bölgesinin olağanüstü olaylara gebe olacağını haber vererek şöyle buyuruyor: “Irak’ın kendi parasını (dirhem) ve kilogramını toparlayamayacağı günler yakındır” (Müslim, 2896) Hadisi şerif çok açık ve net bir bilgiyi bizimle paylaşıyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.) kilogram olarak terceme ettiğimiz ölçeği, toprak ürünlerine örnek göstermiş ve bu ülkenin toprakaltı ve üstü zenginliklerinin paylaşılacağına işaret etmiştir. Yani kafirler bu bölgeleri ele geçirecekler ve mahsül ve madenlerin müslümanlara ulaşmasına engel olacaklardır. Yani gıdasına ve toprağına bile hâkim olamayacaklar diyor!
Şam bıçağını ve parasını koruyamayınca!
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Şam bölgesi ile ilgili uyarısı da Irak’la ilgili uyarısı kadar manidardır. Bugünkü Suriye, Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde Şam şehriyle ifade edilirdi. Burayla ilgili şöyle buyuruyor: “Şam ehlinin parasını (dinarını) ve bıçağını/buğdayını (muda) elinde tutamayacağı günler yaklaştı.” (Müslim: 2896)
Bu hadisin ne anlattığı da çok açıktır. Zaman gelecek Suriye hem yeraltı zenginliklerine, hem silahına ve hem de parasına hâkim olamayacaktır uyarısında bulunarak bu zor günleri yaşayabilirsiniz; oyunlara gelmeyin, inancınıza ve ülkelerinize sahip çıkın demek istiyor.
Bu iki hadiste Hz. Peygamber’in (s.a.v.) işaret ettiği önemli bir uyarı daha var. Irak ve Suriye halkları bunları yaşayacak dediğinde, sahabe sorarlar. Derler ki “Ey Allah’ın Resulü! Bu ülkelerin zenginliklerine, özgürlüklerine, gıdasına, güç ve silahına el koyacak olanlar kimlerdir?” Hz. Peygamber’in (s.a.v.) cevabı çok açıktır: Acemler (Arap olmayan bölge insanları) ve Rumlardır (Batılı ülkelerdir). Yani Müslüman olmayan ülkeler bu sonu hazırlayacaktır buyuruyor.

Mısır da gıdasını ve parasını koruyamayacak!
Peygamberimizin uyarısı Irak ve Suriye’yle kayıtlı değildir. Benzer bilgiyi Mısır’la ilgili de verir. “Mısır’ın da ölçeğine ve parasına hâkim olamadığı ve koruyamadığı günler yakındır” buyurur.
Tabii ki bu uyarıların devamında ürküten bir ifade daha vardır. Onu da Hz. Resul (s.a.v.) şöyle haber veriyor: “Ve sizler başladığınız yere geri dönersiniz.” (Müslim: 2896).
Yani topraklarınızı da gücünüzü de yitirir İslamın başladığı vakitte olduğu gibi zayıf, garip ve fakir olacaksınız buyuruyor.
Fırat nehrinde büyük savaşlar olacak!
Hz Peygamber (as) “Fırat nehri, altından bir dağı ortaya çıkarmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar bunun için birbirleriyle savaşıp birbirlerini öldürürler. Sonuçta her yüz kişiden 99 kişi hayatını kaybedecektir.” buyurmuştur. (Müslim: 2894)
Hz. Peygamber (s.a.v.) acaba Fırat havzasında saklı olan altın yataklarına mı, petrole mi, kıyamet öncesi oluşacak depremler sonucunda değişecek su mecrasına mı işaret ediyor? Yoksa ileride su kıtlığının yaşanabileceği ortamda bu nehrin suyunun altından daha değerli olacağına ve savaşlara vesile olacağına mı işaret ediyor. Bunu ancak yüce Allah bilir.
Ancak bir gerçek vardır ki; Kıyamete kadar bütün dünyanın nabzının atacağı yer, Ortadoğu’dur. Ve bu bölge halklarının son derece uyanık ve akıllı olması gerekmektedir.
Arkadaşlar nihai olarak, hadislerdeki bilgilere göre ahir zamanın ilk dönemini oluşturacak kargaşa ve bozulmaların ardından yüce Allah, güzel ahlaktan uzaklaşıp, dejenerasyona uğrayan toplumları doğru yola iletmek için ‘Mehdi’ (doğruya götüren) sıfatını taşıyan üstün ahlaklı bir kulunu vesile kılacaktır. Hz. Mehdi, İslam dünyasını bir çatı altında toplayacak ve ikinci kez dünyaya gelecek olan Hz. İsa (as) ile birlikte Kur’an ahlakının dünyaya hâkim olmasına vesile olacaktır.
Rabbim bizleri ahir zaman fitnelerinden muhafaza eylesin.

source

Bir Cevap Yaz

cakir Hakkında

Bir Cevap Yaz

Yorum yapabilmek için girişyapmalısınız.